Aşırı sağın revaçta olduğu Avrupa’da, göçmen karşıtı politikalar her geçen gün daha da sertleşirken, Avrupa Parlamentosu (AP), Nazi zihniyetinin hortladığını ispat eder nitelikte bir dizi karar duyurdu. 27 ülke tarafından gerçekleştirilen oylama sonucu alınan kararlar doğrultusunda, Avrupa birliği mültecilere karşı aşırı sert tedbirler içeren değişiklikleri onayladı. Yeni yönergeye göre Avrupa ülkeleri, mültecileri daha kolay sınır dışı edebilecek, Nazi kamplarına benzeyen kabul merkezleri ile süreci daha hızlı yönetecek. İnsanların bilgilerinin sınırda kaydedilmesine olanak tanıyan yasa ile, göçmen veri tabanı oluşturulacak. Bu sayede göçmenlerin diğer Avrupa ülkelerine girişinin de önüne geçilecek.
Haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde aşırı sağın popülaritesi artmaya devam ediyor. Avrupa Birliği’nde sekiz yıldır çıkmaza giren göç ve sınır yönetimini sıkılaştırmaya yönelik yasa değişikliği oylama ile kabul edildi. Yasa değişikliği için kampanya yürüten üyeler, bu hamleyi büyük bir zafer olarak değerlendirdi. 10 yasa tasarısının çoğu 50 oy gibi ciddi bir farkla kabul görürken, veri tabanını ve sınırda işlem yapılmasını içeren yasalarda bu fark 200’e kadar çıktı.
Yasa değişikliği ile AB sınırındaki iltica prosedürleri hızlanacağı, yeni sıkı tarama sistemleri uygulayacağı ve uluslararası koruma almaya hak kazanamayan kişilerin ülkelerine geri gönderileceği öne sürülüyor. Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola, sosyal medya hesabı X’te, “Tarih yazıldı. AB’de göç ve iltica konularının nasıl ele alınacağına ilişkin sağlam bir yasal çerçeve sunduk. Yapımı 10 yıldan fazla sürdü. Ama biz sözümüzü tuttuk. Dayanışma ve sorumluluk arasında bir denge. Bu Avrupa’nın yoludur” paylaşımında bulundu.
Sivil toplum örgütleri de yasa değişikliğinin onaylanmasına sert tepki gösterdi. Uluslararası Af Örgütü Başkanı Eve Geddie, “Yıllarca süren müzakerelerin ardından, AB kurumları artık insanlığın daha büyük acılara yol açacağını bildikleri bir anlaşmayı utanç verici bir şekilde imzalıyor” açıklamasında bulundu. Oxfam daha önce anlaşmayı insan haklarının korunmasından ziyade “caydırıcılık, gözaltı ve sınır dışı etme” reçetesi olarak kınamıştı.
Oylama sırasında temsilciler arasında yaşanan gerginlikler, yasaların bölücü niteliğini ortaya koydu. Önerilen 10 yasa tasarısından 8’inin aleyhine oy kullanan solcu milletvekilleri tasarıyı insan hakları güvenliğine öncelik vermediği için eleştirdi. Yeni yasaların artık Avrupalı liderler tarafından onaylanması gerekiyor; Polonya’nın yeni başbakanı Donald Tusk, yeni kuralları kabul etmeyeceğini söyleyen muhalif duruşunu koruyor.