İbb Şehir Tiyatroları, Sezonu “Bu Memleket Bizim” ile Kapatıyor.
Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: MEHMET ÇALPAR
(İSTANBUL) – İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları, 2023-2024 sezonunu; açılışını Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda yaptığı “Bu Memleket Bizim” oyunuyla kapatıyor. Oyunculardan Levent Üzümcü, “Cumhuriyet’in değerlerine bağlı insanların kendilerini yalnız hissetmediklerini hissetmeleri gerekiyor. Biz bu hissin bir parçası olabiliyorsak eğer ne mutlu bize” dedi.
İBB Şehir Tiyatroları, 2023-2024 sezonunun açılışını 16-17 Eylül tarihlerinde Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda yapmıştı. Açılışta, Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Nutuk” eseri başta olmak üzere şair Nazım Hikmet’in “Kuvayi Milliye Destanı”, Milli Mücadele ile Cumhuriyet’in kuruluşuna yazdıklarıyla ışık tutan Erol Toy, İsmet Küntay, Samim Kocagöz ile Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun metinlerinden parçaların yer aldığı “Bu Memleket Bizim” oyunu İstanbullularla buluşmuştu.
300’DEN FAZLA OYUNCU SAHNEDE
Döneme ait materyallerin taranarak araştırma ve dokümantasyonunu dramaturji biriminin üstlendiği oyunun yönetmenliğinde Ali Gökmen Altuğ, Aslı Öngören, Yıldırım Fikret Urağ ve Yiğit Sertdemir görev aldı. Çiğdem Erken’in direktörlük yaptığı oyunda Deniz Noyan orkestrasyonu, Burçak Çöllü de koro düzenlemesini üstlenerek özel müzikler besteledi. Hakan Elbir’in şefliğindeki müzikler, Dicle Doğan’ın koreografisiyle yaşanan hikayeler sahnede yeniden hayat buldu. Barış Dinçel’in tasarladığı tiyatronun tasarım ekibinin hazırladığı dekorun üzerinde Nihal Kaplangı’nın tasarladığı, tasarım ekibinin hazırladığı kostümlerle Mustafa Kemal Atatürk ile Milli Mücadele’nin önemli kahramanlarının hikayeleri canlandı. 300’ü aşkın oyuncu ve 20 kişilik dans ekibi de sahnede yer aldı.
3 GÜN BOYUNCA SEYİRCİNİN KARŞISINDA OLACAK
Bu Memleket Bizim oyunu, yalnızca iki kez sahnelenmiş ve büyük ilgi görmüştü. Açılışın yapıldığı oyun, bugün, yarın ve salı günü (19-20-21 Mayıs) olmak üzere yeniden izleyicinin karşısına Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda çıkacak. Bu sefer sezonun kapanışının yapılacağı oyunda yine aynı kadro, Şehir Tiyatroları’nın tüm bileşenleri yer alacak. İndirimli biletler 60, tam biletler ise 75 liradan satışa sunulmaya devam ediyor.
LEVENT ÜZÜMCÜ: İNSANLARA YALNIZ OLMADIKLARINI DUYURMAYA ÇALIŞIYORUZ
Oyun için dün akşam da provalar sürerken oyuncular ve yönetmenler, yeni sanat sezonuna ve “Bu Memleket Bizim” oyununa ilişkin ANKA Haber Ajansı’na konuştu. Levent Üzümcü, yeni sezona ilişkin bilgi verdi, geçen sezonu değerlendirdi. Kendisinin de yer aldığı, Rus yazar Lev Tolstoy’un “Savaş ve Barış” oyunu ve “Bu Memleket Bizim” oyunu üzerine Üzümcü, şunları söyledi:
“Savaş ve Barış özelinde, yenilikçi bir oyun olması ve bu oyunun Avrupa tarafından da merak edilen ve saygın sahnelerde kabul gören bir oyun olması nedeniyle hem tiyatro adına, Türk tiyatrosu adına hem de Şehir Tiyatrosu adına çok verimli bir sezon olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bazen ülkede yaşayan insanların Cumhuriyet’e bağlı, Cumhuriyet’in değerlerine bağlı insanların kendilerini yalnız hissetmediklerini hissetmeleri gerekiyor. Biz bu hissin bir parçası olabiliyorsak eğer ne mutlu bize. Bir yerlerde durulması gerekiyor. Biz, durduğumuz yerin bildiğimiz yer olduğunu ve bildiğimiz yerin de doğru olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’nin rotasını buradan çevirme azminde olanlara karşı hep bir arada, Cumhuriyet’in değerlerine bağlı insanlarla birlikte bu görmüş olduğunuz 5 bin küsur kişilik salonu doldurup boşaltıyoruz. İnsanlar buraya gelsin ve yalnız olmadıklarını anlasınlar. En önemli mesajı budur. Biz varız, buradayız. Cumhuriyet’ten çok daha eski bir sanat kurumuyuz. Çok zordur böyle coğrafyalarda bu kadar uzun soluklu bir sanat kurumunun var olabilmesi. Çok zorlu zamanlardan da geçiyoruz elbette ama sonunda yine insanlara buradan yalnız olmadıklarını, yalnız bırakmadıkları oyuncular tarafından duyurmaya çalışıyoruz.”
“BURASI SANAT KURUMU OLDUĞU KADAR KOOPERATİF DE”
Oyunun ortaya çıkarılışındaki motivasyon üzerine de Üzümcü, şunları dile getirdi:
“Herkesin bir parçası olduğunu bilmek çok önemli. Burada bu görmüş olduğunuz gösteri içerisinde Türkiye’nin çok tanıdığı bazı aktörler olarak da varız. Meşale tutuyoruz. Bizim tiyatroda bir tanım vardır. Meşale mi tutmak için aldılar, arkada mızrak tutmak için mi aldılar diye yeni gelenlere böyle bir takılırız kendi aramızda. Burada da böyle bir durum var. Biz resmen arkada meşale tutuyoruz ama bunun bir parçası olduğunu bilmesi bir oyuncuda, inanılmaz duygular uyandırıyor ve paha biçilir gibi değil. Seyircilerimizi bekliyoruz. 19 Mayıs’ta bugün halka açık bir gösterimiz olacak ve onun hemen ardından 20’sinde ve 21’inde de biletli gösterimlerimiz var ama bu bilet paraları herhalde tüm Türkiye tiyatroları içerisinde verebileceğiniz en ucuz paralar. Neden? Çünkü burası bir sanat kurumu olduğu kadar aynı zamanda bir kooperatif de. Halkın vergileriyle yaşamaya çalışan bir kurum. Elinden geldiğince bu halka layık olmaya çalışan bir kurum.”
ASLI ÖNGÖREN: İSTEDİK Kİ 100’ÜNCÜ YILDA TAM KADRO SAHNEDE OLSUN
Oyunun 4 yönetmeninden birisi olan Aslı Öngören de Şehir Tiyatrosu açısından harika bir yılın geçtiğini belirtti. Öngören, şunları anlattı:
“Ödüller aldık. Salonlarımız doluydu. O yüzden son derece mutluyuz ama bir yandan da biz sanatçılar asla kolay beğenmeyiz. Kendimizi de çabuk beğenmek istemeyiz. Sanat öyle bir şey. Daha iyisini yapabilir miydik diye sorun; evet, elbette yapabilirdik. Önümüzdeki sezon daha iyisini yapmak için çalışacağız. 100 yıldır bu kurum böyle var oluyor, böyle var olmaya da devam edecek. Geçen yıl çok heyecanla, büyük bir sorumluluk alarak böyle bir çalışmaya başladık. İşin pek çok zor yanı vardı. Birincisi, metin çok zordu, metni oluşturmak. Şehir Tiyatrosu’nun değerli dramaturgları bir kolaj metin oluşturdular. Bunun üzerine biz dört yönetmen yeni revizyonlar yaptık. Belli bir forma oturttuk bu metni. Kısalttık, seyirlik özelliklerle donattık. Sonra ikinci aşama, şöyle bir iddiayla bu projeye başladık. Biz istedik ki, daha önce birkaç kere yaptığı gibi, Şehir Tiyatrosu’nun geleneğinde vardır bu, özellikle açık havada, biz tam kadro sahnede olduğumuz belli periyotlarla oyunlar yaparız; istedik ki 100’üncü yılda da Şehir Tiyatrosu tam kadro olarak sahnede olsun. Bu demek oldu ki, sahne üzerinde 300, gerisinde de birçok teknik elemanından oyuncusuna, çay ocağından yer göstericisine neredeyse tam kadro çalışıldı.
“SEYİRCİNİN TAKDİRİNİ GÖRÜNCE ÇOK MUTLU OLDUK”
İki gösteri yaptık. Çok dolu geçti, çok heyecanlıydık. Seyircinin takdirini gördük. Çok mutlu olduk. Zaman ve açık havanın doluluğu nedeniyle sadece iki gösteri yapabilmiştik. Ne mutlu bize ki büyük bir talep geldi bu yıl tekrarlamamız için. Biz de tam Genç Günler’in -ki o da çok uzun soluklu bir oluşum Şehir Tiyatrosu’nda- son gününe, 19 Mayıs’a denk gelişiyle beraber başlayan üç gösterim daha eklemeye karar verdik. Şu anda da onun hazırlık provaları devam etmekte. Dört yönetmen çalışmak apayrı bir boyuttu. Birbirimizin alanlarına saygı duyarak, yaratıcılıklarına izin vererek ama bir bütünlük peşinde koşarak çalışma durumundaydık. Hepimiz için yeni bir durumdu bu. Çok güzel üstesinden geldiğimizi düşünüyorum kendi iç diyaloğumuz anlamında. Seyircinin takdiri de sonucunda başarılı olduğunu gösterdi bize ne mutlu ki. Umarız bu üç gösterim de aynı başarıyla hatta daha iyi bir şekilde gerçekleşir. Seyircimizin katkısıyla Mustafa Kemal’e, Cumhuriyetimize nice yüzyıllar diliyoruz.”
“MÜMKÜN OLURSA YENİDEN SAHNELEMEK İÇİN GAYRET EDERİZ”
Oyunun tekrar sahnelenip sahnelenmeyeceğine ilişkin de Öngören, şunları söyledi:
“Şimdi şöyle bir zorluğu var. Bu oyunu oynadığımızda başka hiçbir şey yapamaz hale geliyor Şehir Tiyatrosu. Kendi repertuvarımıza da devam etmemiz lazım. Mekan olarak açık havaya hazırlanmış bir şey. Dolayısıyla açık havanın yoğun bir konser programı var. Oranın da kendi içinde bir döngüsü var. Şehir Tiyatrosu, eskiden olduğu kadar açık havada çok zaman ve alan pek de bulamıyor son yıllarda maalesef. Elbette konserler de burada çok güzel oluyor ama güzel müzikaller, gösteriler, hele böylesi özel işler çok daha fazla burada olmalı diye düşünüyorum. Şu an belli olan bir program yok ama mümkün olursa biz de gayret ederiz yeniden sahnelemek için. Seyircilerimizi bekliyoruz heyecanla. Onların eleştirileri, takdirleri bizim en büyük itici gücümüz. Umarız alnımızın akıyla bu üç gösteriyi de başarıyla tamamlarız.”
ERASLAN SAĞLAM: ATATÜRKLERDEN BİRİNİ OYNAMAYI BANA BAHŞETTİKLERİ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM
Oyundaki 7 Atatürk rolünden birini canlandıran Eraslan Sağlam, oyunla ilgili duygularını şöyle dile getirdi:
“Böylesine kocaman bir prodüksiyonun içinde Atatürklerden birini oynama şerefini bana bahşettikleri için öncelikli olarak çok teşekkür ediyorum. Hem zor hem kritik hem tedirgin edici hem de son derece coşkulandırıcı bu rolle seyircinin karşısına çıkıyor olmak. Bir yandan ikinci ve en az bunun kadar önemli olan meselelerden biri de biz kocaman bir aileyiz Şehir Tiyatrosu olarak. Kökümüz çok eskilere dayanıyor. Bu ailenin bütün mensuplarıyla aynı anda sahneye çıkmak, yani 300 kişi olarak seyirciyi selamlamak, insandaki aidiyet duygusunu, kurumuna olan inancını, bu topraklarda, bu coğrafyada sanata ve sanatın dönüştürücü gücüne olan inancını insanın bir kere daha bence çok çok yukarılara çıkarıyor ve bunun dışında yapacağınız işlerde de Şehir Tiyatrosu’nun diğer oyunlarında da sahneye çıktığımız zaman bu gece inanılmaz bir motivasyon kaynağı olarak karşımıza çıkıyor.”
“ÇOK İYİ DÖNÜŞLER ALDIK”
Kendisinin 1998 yılından beri Şehir Tiyatrosu’nda sahneye çıktığını vurgulayan Sağlam, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çok sayıda rol oynadım. Bundan da çok mutluluk duyuyorum. Geçtiğimiz sezonda da üç ayrı oyunda sahneye çıktım. Burada böyle bir projenin içerisinde ve Mustafa Kemal Atatürklerden birini oynadıktan sonra da tuhaf, yani seyircinin duygusu da çok tuhaf oluyor. Şunu biliyorlar, aslında bu Mustafa Kemal Atatürk değil, Eraslan ama onun değeri sebebiyle, temsil ettiğiniz şeyin kıymeti sebebiyle başka gözle bakmaya başlıyorlar. Daha olumlu ve umutlu bir gözle bakmaya başlıyorlar. Bu anlamda çok iyi geri dönüşler aldık. Bu yıla geldiğimizde de aslında ben çok heyecanlandım çünkü üç kere daha oynama şansımız olacak. Hele ki 19 Mayıs tarihli, bir nevi prömiyer niteliği taşıyan temsile dönüp baktığınızda Şehir Tiyatrosu’nun geleneğinde çok önemli bir yere sahip olan Genç Günler’in kapanış gösterisi olması, bununla seyirciyi selamlayarak sezona neredeyse veda ediyor olmamız işin kıymetini bir kat daha artırıyor bence. 20’sine ve 21’ine döndüğümüzde de sonuna kadar büyük bir zevkle oynayabileceğimiz iki gün daha olacak. Bu bir veda mı olacak, bilmiyorum. Çünkü çok iyi bir prodüksiyon ve İstanbul seyircisi bunu büyük bir tezahüratla karşıladılar. O yüzden aslında çok da veda olacakmış gibi gelmiyor. Zaman zaman çeşitli yerlerde bence -herhangi bir bilgim yok, sadece fikir yürütüyorum- seyirciyle buluşmaya devam edecekmiş gibi geliyor bana. Umarım öyle olur. Çünkü arkasında -kendimi bir kenara koyarak söylüyorum- müthiş bir emek var. Sahnede bir arada gördüğünüz 300 sanatçı değil sadece. Bu metnin oluşumu, dramaturjik yapı, sahne tasarımı, giysi tasarımı, teknik işler çünkü bunun mikrofonlaması bile çok uzun zamanları alıyor ve herkes büyük bir coşku ve titizlikle, neredeyse gönüllüymüş gibi bir araya gelerek çalışıyor. O yüzden bu emek ne kadar görülür hale gelirse bizim için bence o kadar iyidir.”
BENNU YILDIRIMLAR: BU KADAR KİŞİ BİR ARAYA BAŞKA BİR OYUNLA GELMEMİŞTİK
Yine Atatürk rolüne hayat veren Bennu Yıldırımlar da şöyle konuştu:
“Geçen sene 100’üncü yıl dolayısıyla iki oyun oynayabilmiştik. Herkesin tadı damağında kalmıştı. O yüzden bu sene 19, 20, 21 Mayıs’ta da oynayacağız. Özelliğimiz, tiyatroda çalışan herkesin sahnede olması. Açık havanın koşulları içerisinde hep birlikteyiz. Bu kadar kişi bir araya başka bir oyunla gelmemiştik. Onun keyfini yaşıyoruz. Biz 7 Mustafa Kemal’iz. Mustafa Kemal korosundayım. 3 kadın, 4 erkek olmak üzere güzel bir ekibimiz var, Mustafa Kemaller olarak da. Burada tabii özellikle akşam konserlere gelen, oyunlara gelenler, başka şeyler hissediyor, 5 bin kişinin arasında bir oyun izlemenin keyfini yaşıyor ama bu arada bir de ülkemizin Kurtuluş Savaşı’yla ilgili olan bir oyun oynadığımızdan işin içinde dans, müzik, her şey var. Daha da etkileyici oluyor tabii. Sezonumuz da güzel geçti. Sezonun kapanış gibi düşündüğünüz ama bizim hala çalışmaya devam edeceğimiz sezon açısından yeni sezonlarda buluşmak üzere. Açık havada oyunlarımız da devam edecek bu arada. Onlara da bekliyoruz.”
CAN BAŞAK: ÇOK ÖZENDİK, ÇALIŞTIK VE ARAŞTIRDIK
Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Yardımcısı Can Başak, oyunu ve sezonu şöyle anlattı:
“Bu Memleket Bizim ilk oynandığında, eylül ayında çok beğenildi, ilgi topladı ve ‘Neden iki oyun’ denildi? Şimdi bir daha oynuyoruz ama işte az oynamasının sebebi, bu oyunu oynadığımızda diğer her şeyin duruyor olması. Çünkü bütün mevcudiyetimizle buradayız. Bütün varlığıyla burada Şehir tiyatrosu. Her türlü birimiyle, her türlü çalışanıyla herkes burada olduğu için başka hiçbir şey yapamıyoruz. Oyunun kendisi bir motivasyon bizim için. Bu projeyi hayal etmeye başladığımızda 100’üncü yıl için ne yapabiliriz biz, Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı bizim için çok değerli ve üstelik Cumhuriyet’in kuruluşuna tanıklık etmiş bir kurum olarak bizim için biraz daha değerli. Cumhuriyet’in 100’üncü yılını kutlamak, üstümüzde bir sorumluluk var. Biz Cumhuriyet’in kuruluşuna tanıklık etmiş bir kurumuz 110 yıllık bir tiyatro olarak. O yüzden de çok özendik, çok düşündük, çok çalıştık ve çok araştırdık. Çok ciddi okumalar yapıldı. Dramaturglarımız çok ciddi bir mesai harcadı, yönetmenlerimiz fakat halihazırdaki metinlerin hiçbiri bizi tatmin etmedi ve biz yeni bir şey oluşturmanın, kendi hikayemizi kendimizin anlatması gerektiğine karar verdik ve bunu nasıl bir yöntemle yapabileceğimize, kurgusu üzerine hayaller kurduk. Uzun uzun tartıştık. Dramaturglarımız önce bir taslak metin, bir ön çalışma getirdiler. Onun üzerine yönetmenlerimiz ve dramaturglarımız defalarca tekrar tekrar çalıştı. Sonunda bize ait bir kurgu ortaya çıktı. Bizim metnimiz diyemiyorum çünkü birçok yazarın metninden faydalanarak ortaya çıkartılmış bir metin ama bizim oluşturduğumuz bir kurgu ve yorum bu.”
ÖZGÜR KAYMAK: BARIŞIN EN BÜYÜK KOZU SANAT
Bu yıl Şehir Tiyatroları tarafından 38’incisi düzenlenen ve bugün sona eren Genç Günler’in sorumlusu Özgür Kaymak da programa ilişkin bilgi verdi. “Dünya İçin Barış” sloganıyla düzenlenen programla ilgili Kaymak, şunları dile getirdi:
“Barışın en büyük kozu sanat. O yüzden bu yolda çok etkili olacağını düşündük. Gençler, zaten sanatın gücünün ve etkisinin farkındalar. Onları çeşitli etkinliklerde, Genç Günler’de buluşturmak tabii ki bizim için büyük bir onur hem görev hem de kazanç. Çünkü yıllardır bu festivale katılıp şu an aramızda üreten, yöneten, yazar olan, sanatın her dalında üretken bireyler kazandık. Bu da tabii bizi çok mutlu ediyor. 36 tane üniversite katıldı. 20 tane konservatuvar katıldı. Bunlardan 20’si tiyatro eğitimi veren okullar. 6 tane iç yapım, bizim kendi bünyemizde ürettiğimiz oyunlar da oldu. 7 tane atölyemiz oldu. Sanata ve kendini geliştirmek için, kendini bu yolda kanıtlamış hocalar tarafından verilen atölyeler. 5 tane söyleşimiz oldu. Yine sanata yön veren insanların katıldığı ve gençlerle buluşturduğumuz, kafalarındaki soruları rahatlıkla sorup böyle samimi, sıcak bir ortamda buluşturduğumuz bir 38. Genç Günler geçirdik. Sanat, eğitimi sınırlandırılamaz bir dal. Yani sanatın her dalı öyle. Tiyatro, oyunculuk çeşitli ekollerin, çeşitli yeni yeni akımların çıktığı bir dal. Bu konuda tiyatro öğrencileri, konservatuara hazırlananlar, keza merak eden seyirciler de dahil, bu alanda kendilerini geliştirmek için Şehir Tiyatrosu’nun prova odalarında, sahnelerinde o profesyonel destekle birebir ders aldılar gibi bir durum söz konusu.
“SAHNELERİMİZDE GENÇLERİ MİSAFİR ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Bu çok verimli oluyor çünkü bir cümle, o gencin kafasında başka bir ışık açabiliyor ve kendini başka bir yere yönlendirebiliyor. Hepimiz böyle olduk. O yüzden çok etkili. O yüzden vazgeçilmez bir yerde duruyor Şehir Tiyatrosu için Genç Günler. Üniversitelerin kulüplerine de konservatuvarların mezuniyet oyunlarına da çok önem veriyoruz. Çünkü bu oyunlar, klasikleşmiş ve sahnelenmesi zor hatta riske edilecek metinlerden oluşuyor çoğu zaman. Hocalarıyla birlikte çalıştıkları metinler oluyor. Çok ünlü oyunlar var. Çok yeni metinler var. Bizim de yeni gördüğümüz, izlediğimizde çok beğendiğimiz oyunlar yer aldı. Bu anlamda gençler için Şehir Tiyatrosu sahnelerinde bunu sahnelemek, onlar için profesyonel bir deneyim ve profesyonelliğe bir adım olarak nitelendirebiliriz. Onlar mutlu olunca biz de çok mutlu oluyoruz. Önümüzdeki yıldan itibaren bütün gençlerimize, sanatla uğraşan herkese Şehir Tiyatroları’nın kapısı hep açık oldu. Açmaya, sahnelerimizde onları misafir etmeye devam edeceğiz.”