Siyaset dünyasında esen sıcak mesaj ve diyalog rüzgârı ülkede toplumsal fay hatlarındaki gerilimi yumuşatmak açısından çok anlamlı. Çünkü özellikle hem Cumhurbaşkanlığı ve genel hem de yerel seçimler sürecinde siyaset oldukça kutuplaştırıcı sert söylemlerin ortaya döküldüğü bir atmosferde yapıldı maalesef. Herkes kendi taraftarını tatmin edebilmek için her seferinde dozajını artırarak kaba söz kullandı, ağır, çirkin ithamlarda bulundu. Hatta bu safları konsolide etmek adına öyle hal aldı ki farklı bir seçeneğe dahi hoşgörü, tahammül kalmadı. Tarafını seç veya siyaseten ya benimsin ya da kara toprağın! noktasındaydı. Hatta bazı siyasi partilerin kendi içlerinde bile… Dolayısıyla bunun seçimlerin neticelenmesiyle birlikte artık gündemden bir şekilde düşmesi lazım. Sonuçta millet her iki sandıkta da tercihini yaptı bir karar verdi hem Cumhurbaşkanını ve parlamentoyu belirledi hem de yerel yöneticilerini seçti. Önümüzde de 4 yıllık seçimsiz bir dönem var. Bu saatten sonra milli iradenin ortaya koyduğu bu tabloya, makamlara saygı duymak gerekiyor.
***
Böyle bakıldığında da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meclis’te siyasi partilerin genel başkanlarıyla çay içip yaptığı sohbet görüntüleri ve mesajlar oldukça umut verici. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ana muhalefet lideri Özel arasında asıl yapılması planlanan görüşmenin günü ve saati henüz belli olmasa da bunu çok daha başka boyutlara taşıyacağı açık. Ama sadece Meclis’teki o fotoğrafın verilmesi bile özlenen kalıcı diyalog adına önemli bir gelişme… Nitekim şu an yapılan sorgulamalar, tartışmalarda hep siyasette yeni dönem mi başlıyor şeklinde… Bunda da her iki seçim sonrasında siyasi partilerde yaşanan değişim rüzgarının etkisi büyük elbette. Malum Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP’nin önceki lideri Kılıçdaroğlu pek görüşemiyordu. Bu da ülkedeki kutuplaşmayı çok daha fazla tetikliyordu. Mayıs 2023’te yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından ise CHP’de Kılıçdaroğlu’nun, Genel Başkanlık yarışında Özel’e kaybetmesiyle başlayan süreçte durum daha farklı bir boyuta evrildi. 31 Mart’tan sonra da sanki yeni bir yol haritası ortaya çıkmış gibi görünüyor…CHP’nin söylemleri değişti, eskisi kadar keskin değil, daha bir merkeze yakın. Toplumsal kimliklerden ziyade toplumsal sorunlar üzerinden muhalefet yapıyor. Ama bir yanda da “Saray’la müzakere edilmez, mücadele edilir” diyen Kılıçdaroğlu’nun son dakika çıkışı var. Yekten Özel’e diyor ki “Sakın bir görüşme falan yapma eski CHP’yi devam ettir. “Yine CHP içinde “biz nasıl olsa kazandık diyaloğa ne gerek var” diye düşünenler de olabilir. Bunlara da Özel’den gelen “Yepyeni, dinamik ve sonuç odaklı bir siyaset için yola çıktık; müzakere de eden, mücadele de eden” şeklindeki yanıt ise Kılıçdaroğlu’nun aksine diyalog, uzlaşı kapısının önceleneceğini gösteriyor…
31 Mart yerel seçimleri sonrasında aynı değişim rüzgarı umduğunu bulamayan İYİ Parti’de de esiyor, sancılı bir sürecin ardından bugünde bu bağlamda kurultayda yeni liderini (sürpriz olmazsa) seçecek… Aynı rüzgar Saadet Partisi’ni de epey sarsmış durumda. SP lideri Karamollaoğlu da koltuğunu bırakmaya hazırlanıyor. Yerel seçimlerde varlık gösteremeyen Gelecek ve DEVA partilerinde de aynı beklentiler söz konusu…
***
Kısacası; diyalog sonuç itibarıyla ülkece özlediğimiz bir şey, o başlattı, bu mecbur kaldı hiç önemi yok. Eleştirilmesi gereken yıllardır neden olmadığı aslında… Keşke herkes birbiriyle görüşse, bir şeyler paylaşabilse… Zira vatandaş artık kavga, gerilim değil, özellikle ekonomik sıkıntılar başta sorunlara çözüm, yerelde de hizmet bekliyor. Kutuplaşmanın, hele de bunu daha da tetiklemenin hiç kimseye yararı olmadığı açık. Ötekileştirdiklerimiz ve karşı kutupta olduğunu var saydıklarımızın aynı zamanda kader ortaklarımız olduğunu unutmamak gerekiyor. Sonuçta herkes aynı toplumun parçası, vatandaşı… Çevremizdeki ateş çemberine dönüp baktığımızda da şu sıralar içerdeki birlik, bütünlüğe çok daha fazla ihtiyaç duyduğumuz da ortada…